Niye ölmemeli öyleyse Yaşamak mutlu bir devinimse. Ölüsünü bekliyor Ruhi Bey Bir yanda Ruhi Bey bir yanda ölü Ve görmemek ister gibi ölüyü Oturmuş bir iskemleye. Ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyi Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini. Getirdiler beni sayrılar evine bir sabah Asansörle yukarı çıkardılar Tertemiz bir yatağa yatırdılar – ben böyle…
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM XII / ACABA
Dönelim Döndürsün bizi Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan Ve akılda kalan bir yokuştan Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından Ve çocukluktan Dönelim Dönelim mi biz Gençlikten, oralardan Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan Dönelim mi acıya Acıya, büyük acıya Ve soralım mı acaba Ey büyük yalnızlık! insansan…
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM XI / CENAZE KALDIRICISI ADEM
Bir ölü nedir ki bir ölüm nedir Acıyla kirlenmektir, acıya sevinmektir. Siz bilirsiniz, isterseniz biraz gecikiriz Gelmesine geliriz, birazcık gecikiriz Ne kadar gecikirsek o kadar iyiyiz Ben o kadar iyiyim. Bir zamanlar hamaldım, çelenk taşırdım En güzel çiçekleri ben sırtımda taşırdım Caddelerden geçerdim, büyük vitrinlerin önünden Serlerden bahçelerden güne damlardım Renklere karışırdım, kentin ışıklarına İçinden…
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM X / BİR OLAY: RUHİ BEY VE GÜLCÜNÜN ÖLÜMÜ
Bir kara parçası sanır insan Düştü mü başı derde Kendini açık denizlerde. Şimdi bir kıyı bile değil Bir ufuk çizgisi bile değil Yalnızca ölü Sabaha doğru yağan karın altında Kıvrılmış kalmış Besbelli tutunmak istemiş boşluğa Kolları havada Sıkmış avuçlarıyla bir demet gülü Yayılmış gövdesine bir gülümseme Ve çevresine Taş binalara, karanlık pencerelere Kefeni kardan ve…
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM IX / BİR OTEL KATİBİ
Anlamadığım şu Ben neden bir otel katibiyim Eskiyim, renksizim, kimsesizim Yontulmuş kalemlerden, sosisli sandviçlerden iğrenirim Papazlardan, homoseksüellerden iğrenirim Kız kurularından ve saldırgan dullardan Ve yaşlı adamların sararmış dudaklarından Ve deli saraylılardan, onların aybaşı kokularından Kendimden kendimden Ve nedendir ki ben Sararmış bir sürahide kirli bir su gibi bekletirim. Günlerden ne? Pazartesi! İyi bilirim Ama gün…
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM VIII / KISA BİR NOT: KONAKTA SON GÜN VE..
Ve yıllarca sonra kadının ölüsünü
Bir bulantı cenazesi gibi kaldırdılar içimden.
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM VII / RUHİ BEY VE LİMONLUKTAKİ YANGIN
Sanki kar yağışlarının ardından
Uzun süren kar yağışlarının ardından
Sevimsiz bir lunaparkta
Kimsesiz bir atlıkarıncaydım.
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM VI / BİR GENELEV KADINI VE…
Ve eller
Ve dişler
Kendimden geçtim.
Bir daha gelmedi, hayır, bir daha hiç gelmedi
Ama onunla ben
Ne zaman istedimse o zaman yattım.
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM V / RUHİ BEY ANLATIYOR: BİR DÜĞÜN GÜNÜ VE SONRASI
Ve bir sabah ben vardım
Koskoca bir konağı bir başıma soydum
Yer halılarını çıkardım, kalın kadife perdeleri
Maun konsolu, Çin porselenlerini, gümüş takımlarını
Hatırlıyorum
Mineli pandantifleri çıkardım, altın zincirleri, pırlanta yüzükleri
Büyük kristal avizeleri, sedefli koltukları
Bursa çatmalarını, Beykoz koleksiyonlarını, minyatürleri
Hepsini, hepsini bir bir çıkardım
Tutkuyla çıkardım, şehvetle çıkardım
Öfkeyle
Kanını akıtaraktan konağın
Hatırlıyorum
Konakta o gece konakla kaldım.
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM IV / KÜRK TAMİRCİSİ YORGO VE KÜÇÜK BİR OLAY
ünkü insan yalnızken katettiği yollardan
Ne zaman geri dönse yeni bir haber getirir
– Doğrusu kentlerden kentlere mektuplar da böyle sessiz gider –
Ve dışardan biri geçse gözlerimiz ona dikilir
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM III / PATRON MASAYA GELİR
Ruhi Bey uzaklara bakar
Sanırsınız ki işte çok uzaklarda bir Ruhi Bey daha var
Bana öyle gelir ki durmadan geri çağırır onu
Ama durmadan
Ve alır karşısına – neden bilinmez –
Suçlu bir çocuktur da sanki o, gizli gizli azarlar.
EDİP CANSEVER – BEN RUHİ BEY NASILIM II / BİR MEYHANE GARSONU
“Demek ki ben mutsuzum
Tuhaf bir su içmişim de sanki içim görünüyor
Gözlerim buzdan
İçimde yaz kırıkları.
Eklemek gerek
Büyümesi gibi bir salyongozun
Yıllarla değil, yıllarla değil
Saniyelerle kıvrılmıştır kabuğum.”